Son yıllarda hayatımıza giren “Tüketici memnuniyeti” kavramının herhangi bir ürünün kalitesini ifade etmekten çok ötede, oldukça büyük bir zincirin parçalarından biri olduğunu biliyor munuz? Eğer üreten tarafındaysanız, cevabınız muhtemelen “evet” olacaktır. Firmalar küresel rekabet girdabında tamamen müşteri memnuniyeti üzerine odaklanmışlardır çünkü 21. yüzyılın en büyük sorunlarından biri de rekabet etme zorunluluğudur. Herhangi bir firmanın müşterisini memnun etmesi ve bununla doğru orantılı olarak rakip bir firmayla rekabet edebilmesi için sayı ve çeşitte bol miktarda ürünü sunabilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte kaliteli ve hızlı servis, firmalar için ekstra baskılar oluşturmaktadır. İşte, malların ve hizmetlerin piyasalara ulaştırılmasına kadar bütün aktivitelerin koordineli bir şekilde takip edilerek yönetilmesi gerekliliği “tedarik zinciri” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Araştırmacılardan birçoğunun “Tedarik Zinciri” tanımı hakkında farklı yaklaşımları vardır. En basit şekli ile tedarik zincirinin tanımı şöyle yapılabilir: Tedarik zinciri, ham madde temini yapan, bunları ara mal ve nihai ürünlere çeviren ve nihai ürünleri müşterilere dağıtan, üretici ve dağıtıcıların oluşturduğu bir ağdır. Bir diğer deyişle, tedarikçileri, lojistik hizmet sağlayıcılarını, üreticileri, dağıtıcıları ve perakendecileri içine alarak bu zinciri malzeme, ürün ve bilgi akışı çerçevesinde birleştiren büyük bir halkadır.
Bununla birlikte tedarik zinciri, bir satıcı ile alıcı arasında "ilişkili aktiviteler" (relational activities) olarak da tanımlanmaktadır. “Değer zinciri” (value chain) yaklaşımı olarak da karşılık bulan tedarik zinciri, bu görüşe göre bir ürünü pazara getirmek için gerekli bütün aktivitelerin kapsamıdır ki buna göre üretim ve ulaşım fonksiyonları, mal ve hizmetlerin zincirinde akışın bir parçası olarak düşünülmüştür.
Tedarik zinciri; tedarikçi, üretim merkezleri, depolar ve dağıtım merkezleri ve mağazalardan oluşurken, hammaddeler, proses içi envanter ve bitmiş ürünler bu zincirde tesisler boyunca hareket eder.
Tedarik Zinciri Yönetiminin Tanımı
Tedarik zincirinin başarılı bir şekilde oluşturulması ve hareket etmesi için uygulanabilir bir yönetime ihtiyacı vardır. Bu bağlamda tedarik zinciri yönetimi oldukça önem taşımaktadır. Tedarik zinciri yönetiminin tanımı; malzeme ve ürünlerin, temel ham madde arzından nihai ürün aşamasına kadar yönetimi kapsayan; firmaların tedarikçilerinin proseslerinden, rekabet avantajlarını destekleyecek teknoloji ve yeteneklerinden nasıl yararlanacağı üzerine odaklanan ve işletme içi faaliyetleri, optimizasyon ve etkinlik ortak gayesi ile ticari ortaklıklar kurarak yayan bir yönetim şeklidir. Diğer bir deyişle; ham madde temin edilmesinden üretime ve dağıtımla son müşteriye kadar bir malın ulaşabilmesi için bir değer zincirinde yer alan tedarikçi, üretici, dağıtıcı, perakendeci ve müşteriler arasında malzeme / ürün, para ve bilginin yönetimidir.
Son yıllarda işletmeler ağırlıklı olarak tüketici istekleri üzerine yoğunlaşsa da bilgi teknolojilerindeki devrim ve işletmeler arası ilişkilerin yeni formlarının ortaya çıkması da tedarik zinciri yöneticilerinin ilgisini çekmiştir.
Tedarik zinciri yönetiminin temel amaçları şu şekilde sıralanabilir:
1.Müşterinin beğenisini kazanmak,
2.Çevrim zamanını azaltmak,
3.Stok ve stokla ilgili maliyetleri azaltmak,
4.Ürün hatalarını azaltmak,
5.Faaliyet maliyetini azaltmak
Değişen ve gelişen dünyada firmaların tek başına kendi aralarında rekabet etmesi söz konusu değildir. Rekabet artık firmaların içinde yer aldığı tedarik zincirleri arasında yaşanmaktadır.
Tedarik zinciri yönetiminin kritik başarı ölçütleri şunlardır:
-Doğru ürün
-Doğru miktar
-Doğru zaman
-Doğru yer
-Yüksek esneklik
-En az toplam maliyet
-En kısa çevrim süresi
-En az toplam stok düzeyi
Tedarik zinciri yönetimi; sipariş yönetimi, üretim, depolama ve fiziksel dağıtım elemanlarını birlikte ele alır ve toplam maliyeti en az olan lojistik stratejileri, kaynak kullanımı ve organizasyon yapısına odaklanarak zincirin kusursuz işlemesini sağlar.