Çalışma hayatı boyunca, ister kariyerinizin henüz başında isterse ortalarına doğru ilerlemiş olun, şu üç başlık başarı çizelgenizi düşünemeyeceğiniz kadar çok etkileyecektir: “Doğru iş”, “Doğru zaman” ve “Doğru yer”. Peki, siz bu soruları kendinize hiç sordunuz mu? Sormadınız mı? Öyleyse insan kaynakları yönetimi ile tanışma zamanınız gelmiş demektir.
En önemli zenginlik: İnsan kaynağı
Şüphesiz bu hep böyleydi, sadece birkaç yüzyıl önce bir parça daha bilinmeye, günümüzde ise artık kesin doğru olarak kabul edilmeye başlanıldı. İnsanoğlunun biyolojik olarak ileri seviyede bir zekâya sahip olduğu asla unutulmamalıdır. Geçmiş ve gelecek, insan beyninin icatları ile şekillenmiştir.
Yine de tüm bu mucitlerin doğru iş, doğru zaman ve doğru yerde olduklarını bilemeyiz, değil mi? Bazen tesadüfleri de önemsek gerekir. Fakat her türlü icat tesadüften payına düşeni alsa da, ast olan her zaman zekâ, olanak, bilimsel çalışmalar ve gelişmelerdir. Bir insanın, diyelim ki sizin, işletmede daha verimli ve etkin çalışmanız isteniyorsa, 3D ilkesinden söz edilebilir. Eğer, doğru iş, doğru zaman ve doğru yerdeyseniz neden başarısız olasınız ki? Çünkü bu doğrular yerine oturursa çok daha verimli bir performans ortaya çıkacaktır.
Tarih çizelgesinde biraz daha gerilere doğru döndüğümüzde, insanın üretim süreci içerisinde sadece bir araç olarak algılandığı kuramlara rastlayabiliriz. Bu yaklaşım içinde kişilerin yeteneğine, bağımsız çalışmalarına ya da inisiyatif kullanmalarına imkan veren kuruluşların sayısı pek de fazla değildi. Oysa organizasyon kuramlarının babaları olarak bilinen Adam Smith ve Taylor’ın verileri ne kadar ünlü ve köklü olsa da insan kaynaklarının temelini oluşturan bu özellikler karşısında durması pek de mümkün olmadı. Yeniden yapılanan ve büyüyen çalışma ortamlarında insan beyni, zincirleri kırarak, çok yönlü yaratıcılığını ön plana çıkarmaya başlamıştı. Ve sonuçta ‘insan’, firmanın en önemli ‘kaynağı’ olarak başrolü kaptı!
Günümüzde kişisel yeteneklerin ve ekip çalışmalarının ne büyük kazançlar sağladığını hepimiz çok iyi biliyoruz. İş dünyasının kuramsal olarak vardığı nokta, insan kaynaklarının apaçık tanımı olarak bugün karşımızda durmaktadır. Bütün bu gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan İnsan Kaynakları Yönetimi, üretim faktörlerinden biri olan insanla ilgili çalışmaları yürüten bilim dalı olarak tanımlanabilir.
İngilizce olarak HRM (Human Resources Management) şeklinde kullanılan tanımın dilimizdeki karşılığı İnsan Kaynakları Yönetimidir. Bir diğer deyişle, insanın kaynak olarak yönetilmesidir. Bu da bizi az önceki paragrafa geri götürecektir: İnsan bir gider unsuru değil, yaratıcı ve değer üreten önemli bir kaynaktır! (Bir reklam ajansında metin yazarlarını düşünün! Kim, milyon dolarlar kazandıran bir yazarın, firma için gider unsuru olduğunu düşünebilir ki! Ya da, bir otomotiv firmasındaki tasarımcının veya son vidayı sıkan işçinin!)
Şüphesiz hangi iş alanı olursa olsun günümüzde ‘insan kaynağı’ en önemli sermaye unsurlarından biridir.
İNSAN KAYNAKLARI Doğru iş + Doğru yer + Doğru zaman VERİMLİLİK
Gelecek makalemizde “İş ve insana yönelik çalışmaların gelişimi” üzerinde duracağız.